29 Haziran 2011 Çarşamba

We will sing to you, Doctor.
The universe will sing you to your sleep.
This song is ending. But the story never ends.

27 Haziran 2011 Pazartesi

benim doktorum insanları suçsuz yere azarlamazdı evet bunu yapmazdı...sen sürekli bağırıyorsun azarlıyorsun ama çok da bir şey yapmıyor gibi gözüküyorsun.. üstelik herkesi orada bırakıp yalnız takılayım dedin ama sonra yok yae deyip yanına amy'yi aldın. sinirlisin hep asabisin bu yüzden de daha çok hata yapıyorsun. artık o kadar da harika değilsin değil mi?
not: özür dilerim dokta biliyorum değişmek senin suçun değildi ama zaten sınırlı sayıda hayatın varken neden wilfredin ölmesine izin vererek kendini kurtarıp gidemedin ya da eminim bir çaresini bulurdun her şeye çare buldun bu zamana kadar ama neden o zaman bulamadın. boşa harcadığın en azından o anda boşa harcadığın o hayatla çok daha fazla kişiyi kurtarabilirdin. ama yapamadın değil mi? yapacak bir şeyin olmadığında o kadar insanı bırakabilmişken, orada öleceğini biliyor olsan da kurtaracak tek bir kişi olsa da senin için fark etmezdi ve canını verebilirdin değil mi? önemli olan onu kurtarmaktı ve yaptın. şimdi mutlu musun peki? umarım öylesindir,çünkü buradan bakınca öyle gözükmüyorsun.

26 Haziran 2011 Pazar

ağlaya ağlaya senden vazgeçiyorum oldu bu...
yavaş ve sessizce akan gözyaşlarıyla veda ederken o günlere...
gelecek güzel günlere inanarak...
ama hiç bir şey eskisi gibi olmayacak değil mi?
öyle olur sanmıştım ama sen söyledin zaten öyle olamayacağını...
ağladım işte, ağladım ardından resimlere baka baka ağladım...
tamam seni de seviyor olabilirim ama ben asıl o hareketleri yapan doktoru o gülüşü o bakışı ama en çok da içindeki düşüncelerin hislerin dışa yansıyışını sevmiştim...
işte ağlıyorum şimdi mutlu musun dokta?

not: acınacak haldeyim.umudu kesiniz.
kendime inanamıyorum çok doktorik bir şey yaptım ve o çöktü gitti değişti ben yıkıldım falan ama bu yıkılmışlığımı üzüntümü üstümden tam da doktorun yaptığı gibi yeni bir maceraya koşarak yaptım ve yeni doktorla yeni maceralar yaşıyor onun koşuşturmasını izliyorum. doktor bunu bana sen yaptın dostum o yüzden şu anda bana kızgın olamazsın!

not: evet aklımı kaçırdım!
ağlamamamın sebebi ölmemiş olması di mi? daha güzel günler yaşayacak olması dimi? sevdiği herkesi görüp onlara veda edip sağ salim biçimde dönüşüm geçirebildiği için değil mi? hayatta olduğunu ve anlatılamayacak kadar güzel şeyler yaptığını sayısız canlıyı kurtardığını ve bundan asla vazgeçmeyeceğini daima iyiler için savaşacağını bildiğim için ağlamadım değil mi o zaman...

allons-y ve geronimo!

not: bu yenisini de seveceğim değil mi çok seveceğim bunu da değil mi? ama lütfen pörtlek gözlümden daha çok sevmeyeyim lütfen buna izin vermeyin olur mu? peh, sanki bu mümkünmüş gibi de, tabi ki ondan daha fazla sevemem onu, asla ! o hep en çok sevilen olarak kalacak, daima!
nasıl?
onun o pörtlek gözlü suratını gördüğüm an ağlardım gözlerim yaşarırdı. ama bu hayatımda izlediğim en acı finalde bile nasıl ağlamadım? niye? anlamadım ki! gitmek istemiyorum dedi. ağladı kendini hırpaladı devirdi vurdu kırdı acı çekti. bense ağlayamadım. ben sahiden de çok üzüldüğüm şeylerin ardından ağlayamıyor olabilir miyim?

25 Haziran 2011 Cumartesi

seni bugün kaybedeceğimi, hayır özür dilerim ölümle yüzleşip bedenini bugün değiştireceğini sanmıştım. next doctor adlı bölümden başka ne beklenirdi ki? ama öyle olmadı bununla alakası olmayan bir şey çıktı bla bla. ama geriye kaldı bu sezonla ilgili 3 bölüm. the waters of mars, end of time1 ve 2. sonra biliyorum kesin olarak gideceksin doktor. benim kızıl kafalı olmak isteyip bir türlü olamayan ama onun yerine kahverengi harika saçlara sahip olmuş olan pörtlek gözlü her bölümde bir kadını öpen ya da aslında daha çok kadınlar tarafından öpülen ama nedense hiçbir zaman öpen kadınların karşısına da geçip de hanım sen ne yapıyorsun demediğin sevgili doktorum. yarın bizi yepyeni bir başlangıca sürükleyecek olan sonda görüşmek üzere...

not: ben de planet of the dead bölümündeki doktor aşığı bilim adamı gibi bağırmak istiyorum:
"I love you Doctor!"

24 Haziran 2011 Cuma

teşekkürler doktor! beni bu en sevdiğim halinin son anlarında eski zamanlarına götürüp biraz da olsa teselli bulmama izin verdiğin için. ilk zamanlar yaşadığın şeyler... ama şimdi o K9 köpeği anlamam için Torchwood ile diğer dizi neydi işte onu da izlemem mi gerekiyo yani? çünkü o köpeğin ortaya çıkabileceği bir yer kalmadı ve o köpekli bölümdeki kadın da sendin hatırlıyorum. neyse bakıciz artık. belki de o da sır olarak kalmalı he? neyse...
yeni hayatına geçeceğin (en azından benim hayatımdaki yeni hayatına) bu günün ağarmaya başladığı şu saatlerde söyleyebileceğim tek şey var ...
eski halini özleyeceğim ama seni hep aynı şekilde hatta daha da artarak seveceğim.söz.
beg.

NOT: EVET BEN BİR DOCTOR WHO HAYRANIYIM. DELİRİYORUM ONUN İÇİN.NAPIYIM YANİ.BEN BUYUM İŞTE.
seni bu kadar erken kaybetmekten o kadar üzülmüştüm ki ama sen bana izlenmemiş bir kaç bölüm (özel bölüm) hediye ettin. işte benim doktorum. daha önce izlememiş olmaktan dolayı üzülüyordum ama, demek sebebi buymuş bana son bir sürpriz yapacak olmanmış. yarın büyük olasılıkla izleyeceğim ilk bölümde ölümle burun buruna geleceksin ve dönüşüme uğrayacaksın. o kocaman ağzındaki hayat dolusu gülümsemeni de alıp gideceksin tamam sen gitmeyeceksin sadece o vücut gidecek sen hep sen olacaksın ve hep öyle kalacaksın. ama o yeni yüze nasıl alışacağım. bu hikayenin yeni devamı nasıl olacak bilmiyorum. yarın görücez.

o zaman alonzzi doktağ!

23 Haziran 2011 Perşembe

evet onu kaybetmekten korkuyordum.ölmeyecekti aslında sadece yüzünü sesini bakışını gülüşünü değiştirecekti ama aslında hep aynı olacaktı gözlerinin içinden aynı bakacak aynı sıcaklıkla gülümseyecekti. onsuz dünyanın nasıl bir yer olacağını görmüştük işte. oysa o gidince ne yaparımlı cümleler yanlıştı işte. o bir yere gitmeyecekti. işte bunu anladım bugün. onun bir yere gittiği yok. sadece vakti geldiğinde ki bunun olması da çok ama çok acı bir şey, ölümle yüz yüze geldiği zaman hayatta kalabilmek için kendini yenileyecek. hepsi bu. evet belki aynı yüz aynı ses aynı gözler dudaklar ağız burun o şebelek gülüşü o kimsenin taklit edemeyeceği "voat, alonzii ve molto bene ve vat foğ" deyişleri olmayacak belki olacak ama aynı şekilde tatta olmayacak ama işte yine aynı doktor olacak. onun gidişi üzücü olacak yıkacak tabi ki beni ama giden sadece yüzü olacak. teselli bulmalıyım biraz. ya tamamen gitmiş olsaydı. bu gerçek olamazdı.
iyi ki var. 9.yu da sevmiştik ve evet hiç kimse 10.su kadar sevilmedi ve sevilemez de ama ne fark eder ki? hep aynıydı hiç değişmedi ki belki git gide gençleşiyo falan ama...
gerçi şimdi de bütün kızların sevgilisi olmuş ya 11 numara. aman şımarık küçük salak kızlar işte. yeni ve daha yakışıklı birini görmeye dursunlar hemen diğerini unutup ona yapışıyorlar. david unutulur mu? unutur muyum? hayır. işte  bu mümkün değil cınım.
zaten daha bir yere gittiği de yok doktorumun! di mi doktor?
doktağ doktağ? ağ yu değ?
Beg.

12 Haziran 2011 Pazar

YORUMSUZ...

Atatürk'ü seviyorum çünkü, Atatürk ne koyu bir sağcı kadar faşist, ne koyu bir solcu kadar komünist ruhluydu.
Atatürk'ü seviyorum çünkü, Atatürk ne camiye inançsız girecek kadar dinsiz ne de inançlarıyla boğulacak kadar yobazdı.
Atatürk'ü seviyorum çünkü, Atatürk ne cahilliğin pençesinde boğuldu ne de bilgeliğin ellerinde halkına yüksekten baktı.
Atatürk'ü seviyorum çünkü ; asla satılmadı ve asla satmadı.


-unknown-

11 Haziran 2011 Cumartesi

"It's impossible." said pride. "It's risky." said experience. "It's pointless." said reason. "Give it a try." whispered the heart.
that's life!

neden bir şeyi seçerken diğer şeylerden vazgeçmiş oluruz istemesek de?
niye ondan uzaklaşmak zorunda kalırız fark etmeden?
her şey aynı anda olamıyor değil mi? birlikte gidemez değil mi hiç bir şey?
seçimlerimiz hayatımızı yönetir, yöneten bizler değiliz değil mi?
böyle mi olmasını istiyoruz ya da her şeyin bir karşılığı mı var?

who would have known how bittersweet this could taste?

10 Haziran 2011 Cuma

BUFFY THE VAMPIRE SLAYER!

Bitirdim. Sonunda bitti, yani dizi değil. Kötülüğün kökünü kazıdık attık. Gerçi bir tane daha cehennem ağzı varmış ama artık onu da diğer avcılar halletsin değil mi?

Bu dizi efsane, efsanedir, efsaneymiş, efsaneydi ve efsane olmaya devam edecek.
Anlatılmaz o yüzden neyi nasıl anlatayım bilmiyorum, anlatmak istiyorum içimi dökmek istiyorum ama kelimeler düğümleniyor, gelmiyor işte...
Buffy, Giles, Xander, Willow...
Dawn,Anya...
Onlar sonuna kadar ayakta kalanlardı, savaştılar başardılar...
Anya iblislikten insanlığa geçip insanlık uğrunda savaşarak öldü.
Daha ne söylenebilir ki?
Xander'ın artık bir gözü yok, ama ona bu da yakıştı, o zaten hep kahraman değil miydi...

Bilmiyorum daha ne söylenir, belki üstünden azıcık zaman geçince söyleyebilirim ama şu an değil...
Dizinin özeti mi?

İYİLER DAİMA KAZANIR, BUFFY İSE SONSUZA DEK!!!

Bu arada bloody Spike sen ne yaptın öyle yaa? Kötünün de kötüsüydün, Buffy'ye aşık olun, sonra ruhunu aldın, sonra gittin dünyayı kurtardın kendini feda ederek...
Unutulmayacaksın sarı kafalı vampirim benim ...

6 Haziran 2011 Pazartesi

Düşüncelere asla kurşun işlemez!

Bugün bir kez daha kanıtlandı.
Ne olursa olsun başınıza ne gelirse gelsin şu dünyada insanı ayakta tutan tek şey inanmaktır, düşünmektir. İnandığınız sürece her şeyi başarabilir, her yere gidebilirsiniz. Hissedin bu gücü içinizde, kimse size engel olamaz ki, düşünceleriniz ele geçiremez, hissettiklerinizi...

Yeter ki inanın, mutlaka ne olursa olsun eninde sonunda başarırsınız...
Direnin istediğiniz şey için, uğrunda savaşın yorulun takatiniz kalmayıncaya kadar uğraşın savaşın, ama asla savaşmaktan vazgeçmeyin...
bu savaş inancın,azmin ve düşüncenin savaşı olsun, silahınız kalbiniz haritanız aklınız olsun
ne olursa olsun vazgeçmeyin...

"zafer zafer benimdir diyebilenindir." M.K.Atatürk

(belki devam eder...)
 devamı...
bu arada unutmadan, sizi bu yolda yıldırmak isteyecek şeyler olacaktır, sana yapamasın pes et, bırak savaşmayı diyecekler olacaktır ve siz o anda sadece yalnızca tek bir şeyi düşünün: ben bunu başarmak istiyor muyum?
eğer gerçekten istiyorsanız, işte o zaman sizi hiç bir şey durduramaz!


beg.


not: bu yolda çok şeyler kaybedebilirsiniz, pek çok önemli, onsuz olamayacağınızı düşündüğünüz şeyleri.... yalnız da kalabilirsiniz...
ama ne olursa olsun o uğurda savaşırken içinizdeki o sese kulak verin vazgeçme diyen umut dolu sese...

5 Haziran 2011 Pazar

her şeyin sonu  vardır ama....

biliyorum bir şeyi yaşadıkça ne kadar yoğun yaşarsak da yaşayalım sonuna geliyoruz işte...mesela artık üniversite 4. sınıf öğrencisi sayılırım. her güzel şeyin bir sonu var ardından gelecek daha güzel şeyler olacak olsa bile. bir daha yaşanmayacak işte bir kereydi o anlar bir kere yaşandı ve daha geri gelemeyecekler. gittiğimiz yerlerde o insanlarla o anda sadece o anlık olabiliyoruz işte ne geri dönüşü var ne de yeniden yaşanma şansı. yaşanıyor ve bitiyor hayat.

evet bu konuya izlediğim ve çok beğendiğim bir dizi yüzünden girdi. evet bu günlerde sürekli onu sayıklayıp duruyorum ve eminim insanlar bıkmışlardır bundan ama elimde değil. her gün her saat onu izlemek istiyorum, başka bir şey yapmamak falan... ama izledikçe sonuna daha da çok yaklaşıyorum ne kadar hızlı gidersem yoğun gidersem mutlu gidersem o kadar hızlı yaklaşıyorum sonuna. zaten biliyorum benim favori doktorum da ölecek yani beden değiştirecek ve yenisi gelecek tıpkı rose'un gittiği gibi o da beni bırakıp gidecek. aslında beni bıraktığı falan yok, aslında gerçek bile değiller hiç biri, ama hayat işte insan bir şeylere tutunmazsa bir şeylere gönül vermezse nasıl yaşar ki, müziğe resme filmlere güzel olan her şeye, doğaya ağaca kuşlara, eşe dosta arkadaşlara...
hayat bu ... hiçbirimiz hiçbir şeysiz kalamıyoruz işte... seviyoruz bir şeyleri ve hep sürmesini istiyoruz her daim...
ama hayat öyle değil işte her şeyin bir sonu var
umalım ki güzel sonlar olsun bunlar güzel başlangıçlara yerlerini bırakacak güzel sonlar...

sonuçta şu dünyada ne varsa her şey insanlar için değil midir?

beg.

4 Haziran 2011 Cumartesi

aslında herkes yalnızdır...

çevremizde arkadaşlarımız vardır, eşimiz dostumuz ailemiz...çok severiz onları hayatımızdır onlar bizim. hep onlarlayızdır onlarsız olamayız, düşünemeyiz...

ama bir şeyi kabul etmeyiz hiç bir zaman...aslında hepimiz yalnızız. yalnız geldik bu dünyaya evet yanımızda insanlar vardı annemizin karnında,ama orada bile bir mücadele vardı ve orada da yalnızdık işte, bir yolunu bulduk hayatta kaldık annemiz sayesinde belki ama kendi başımıza... bunu onların yardımıyla ama yalnız yaptık ...
hayat da bu şekilde devam ediyor işte, her gün insanlarlayız, konuşuyoruz paylaşıyoruz, üretiyoruz
ama işte aklımızda da kalbimizde de yalnızız. bir tek biz varız bizden ötesi yok ve buralara kimse giremiyor müdahale edemiyor işte.

başarılarımızda yalnızız aslında sevinçte üzüntüde ama yalnızız içimizde. bunu illa ki kötü olarak algılamayın. yalnızız diyorsak bu kötü değil ya.yaptıklarımız düşüncelerimiz bizim eserimiz. kendimize inandıkça daha güçle hevesle sarılıyoruz hayata. daha da uğraşıyoruz güzel şeyler yapmaya. inandıkça güçleniyoruz. umut oldukça yalnızlığımızı başkalarının yalnızlıklarında onlarla avutuyoruz.yalnız inancımızla devam ediyoruz ve bunu ancak biz kendimiz gerçekleştirebiliyoruz. biz inanmazsak kim inandırabilir, sevmesek korkmasak hissetmesek düşünmesek kim bunları bizim yerimize yapabilir ki?

anlamsız mı oldu yazdıklarım. çok mu saçma geldi. aslında değiller. benim için değiller. kendi içinde anlamları var. sadece ben anlıyor olsam bile.

işte böyle sürüp gidiyor hayat...
AMA AĞLADIĞINI DA GÖRDÜM!!!

evet ağlamıştın ve sırf ve belki de sırf rose o kadar ağladı  diye ağlayamamıştım ben, sanırım böyle oluyor etrafta çok ağlayan varsa ağlayamıyorum en. bozukluk var bende ne yazık ki. ama rose ağlarken ve sen onunla yine her zamanki gibi gülerek konuşurken son sözler söylenirken diyeceklerini söyleyemeden yok oldun da ağladın yaa, o an işte ben vuruldum. yok oldum. ne kadar üzüldüm haberin var mı acaba?  şimdi ise yola devam etme zamanı değil mi..

aslında itiraf edeceğim bir şey var
ben de senin gibiyim. başıma gelen kötü şeylere gülüp geçip yoluma devam ediyorum, yitirilen arkadaşlıklar geri gelmeyecek güzel günler falan..
aslında ben de bir çeşit zaman lorduyum. zamanda yolculuk eden mutlu heyecan dolu anlara dokunan...
o zamanların sürmesini isteyen ama en sonunda onları yitiren
çok üzülmeyen ya da üzülmüyormuş gibi gözüküp sonunda yalnızken ve buna mahkumken gözünden bir damla yaş düşen...
her şeye gülen, üzüntüye yer vermek istemeyen, insanları da mutlu etmek için elinden geleni yapan, onların uğruna kendini feda edebilecek bir zaman lordu...
olamam mı? sana mı sorucam hem henüz affetmedim de seni.

ama çok sürmez bu da biliyorum. ne de olsa aynıyız değil mi , çok sürmez üzüntümüz, yola devam etmek zorunda olduğumuz bildiğimiz için. 
geride kalanları tebessümle hatırlayıp, anılarının sıcaklığıyla geleceğe yürümek
işte senin de benim de bütün meselemiz bu...

görüşürüz doktor.
beg.
AMAN DA AMAN NELER DUYUYORUM!!!

Kıza şimdi dil döküyor, yok sadece bir gezintiymiş, onun yerini alacağını düşünmemeliymiş, eski arkadaşının adı rose'muş onun yerini alamazmış, iyiymiş şimdi ailesi ile mutluymuş falan.
hadi len hadi oradan

seni gönül hırsızı ırz düşmanı( tamam bu biraz ağır oldu, ama sinirliyim) seni küçük pörtlek gözlü uzaylı yaratık...
rose ne halde şimdi senin haberin var mı acaba? 

FUCK YOU!
SANA GERÇEKTEN KIZGINIM DOKTOR!!!
her şeye ama her şeye çare buluyorsun. her istediğini yapıyorsan gezegenden gezegene evrenden evrene zamandan zaman atlıyorsun. ama en onunda gel gelelim rose'u bırakıp gidiyorsun. bundan önce siz ayrılacaksınız her an diye ben mütemadiyen ağladım öleceksiniz falan filan diye. sonra size bir şey olmadı kederimden mahvolurken ağlarken gözyaşlarım sevince dönüştü yaşlar içinde gülüp kahkaha atmaya başladım. sonra bir gün geldi ve sen onu bırakıp gittin hem de diğer dünya da. sonra da sonra da hayatına devam ettin ki tabi devam edecektin ama şimdi geldin şimdi bir de başka bir kızı ayarttın onu yanına almaya çalışıyorsun. sen tam kız avcısısın insanları ayartıp yanına alıp sonra onları terk ediyorsun üstelik kendine alıştırıyorsun kendini sevdiriyorsun sana aşık oluyoruz. sonra bir bakıyoruz pat suratımı değiştirdim, pat kızı değiştirdim oh ne güzel ben bir zaman lorduyum, yok yaa!!! öyle yağma yok, niye yapıyorsun bunu bize.
rose'u orada bıraktığında yine dedim her zamanki gibi ayrılıyor gibi olursunuz ölüyor gibi olursunuz da yine bir araya gelirsiniz dedim, bu sefer ağlamak yok, üzüntü yok onlar için mutlu ol, hayattalar ölmediler yaşıyorlar yine pek çok macera yaşayıp haya kurtaracaklar dedim. anam o da ne kızı orada bıraktı, kendi devam etti hayatına hem de başka kızı ayarttı yine aldı yanına.
oh ne ala memleket!!!
snaa çok kızgınım doktor, çooookkk!
bakalım kendini nasıl affettireceksin seni küçük pislik doktorumsu uzaylı idiot!!(bu da mickey içindi.)
şu an çok sinirliyim başka da bir şey söyleyemiyorum sinirden
sonra görüşürüz doktor görüşürüz.

beg.

2 Haziran 2011 Perşembe

Hayatımın arka plan resmi...


sanırım deliriyorum. yarım saatten uzun süredir bloguma arka plan resmi bulmaya çalışıyorum. başka işim mi yok allasen? demek ki yok ya da başka bir şeyle ilgilenmek istemiyorum. 
gelelim hayatımın arka plan resmine... evet benim hayatımın bir arka plan resmi var tabi blogum gibi. herkesin olmalı da. hayata bakış açınızı o belirler hayatınızın arka plan resmi. sizi yansıtmalıdır,sizden bir parça olmalıdır ama sizden bağımsız, size yol gösterecek ama sizi mahkum etmeyecek bir resim. mecazidir elbette soyuttur tanımlanamaz öyle kesin çizgilerle ama orada vardır işte ve insanlar bunu hissederler, ya da hissetmezler ama siz bilirsiniz o hep oradadır ve ne zaman ihtiyacınız olsa bakarsınız ona, gözünüzle değil belki kalbinizle ama bakarsınız, çünkü en zor anlarda size devam etme gücü veren o resimdir işte.


valla var benim öyle bir resmim. tanımlanamayan ama benimle yaşayan var yani.
anlayan anlar beni ve hayatım için kalbimde çizmiş olduğum resmi.
ya da kimse anlamaz o da olabilir tabi.
ama muhakkak anlarlar bir gün beni de.
ya da anlamazlar bu onların bileceği bir iş tabi
ben her zamanki gibi yoluma devam ederim
yalnız kovboy, yorgun savaşçı, yılmaz asker, kırık kalp, küçük kız, cesur yürek...
ve bunu hiç bilmezler belki de...


not: şu an yayınlanmadan önce blogumdaki resim dünya haritası falan ya, evet yani gerçekten dünya turu yapmayı düşünüyorum, balkanlardan başlıcam buna bakalım umuyoruz yapabiliriz :)


b.kaç.