31 Aralık 2010 Cuma

that's life...

SEN Mİ GELDİN 2011, NEREYE GİTMİŞ 2010 Kİ?

evet.... yıl bitmiş.... her şey geride kalmış...koskoca bir yıl geçmiş de haberimiz olmamış... ne de çabuk geçmiş...
hayır hayır... biz istemedik mi geçsin zamanlarımız diye sınavlarımız oldu çabuk geçsin şu sınav demedik mi ? hadi itiraf edelim hepimiz bile isteye geçirdik şu yılı...
ama geçsin gitsin derken bu kadar da çabuk geçeceğini tahmin edemedik elimizden giden zamanın...
peki neler yaşadık neler kaldı elimize?
ooo neler olmadı ki;?
vayy be neler olmuş aslında şöyle bakınca 2010 yılında yaa...
2010 yılından aklımda kalanlar çok çoooooook eğlendiğimizdir....
az mı eğlendik şarkılar söyledik Festivalarda?
kahve festivalinde az mı kahveler içtik , tabi sadece kahve içmedik, o kahveleri içerken kırk yıl hatırı kalacak şeyler de oldu :)
üniversite eğitim hayatımızın ikinci senesi bu yılda geçti, bu yılda olgunlaştık biraz daha...
ama aslında giderek daha da çok, çocuk kalmak isteyen yanımızı korumak isteyerek...
üçüncü sınıfımıza bu sene de başladık başımıza neler geleceğini bilmeden..
sahi ne zorluklar yaşadık 2010 yılının sonbaharında biz böyle...
ama nasıl da istedik aslında bu zorlukları çekmeyi,
yine olsa yine aynısını yapardım dedik hayata inat...
mütercim tercüman olma yolunda ne zorluklar yaşadık ne çok yol katettik de ağladık sızlandık yorulduk o kadar...
ama hep hayata zorluklara inat ohh bee dedik mutluyuz işte...
her zorlukla daha da güçlenmedik mi biz?
her geçen gün daha da artmadı mı mutluluklar, daha sıkı sarılmadık mı hayata?
kabinlerde buddylerimizle geçirdiğimiz zamanların hatrına katlanmadık mı zorluklarına çevirinin?
her gün gazeteler okuyarak yaptığımız vezneciler otobüsü yolculuklarımız unutulur mu?
ardından koşturduğumuz D1 olmadı mı bize o soğuklarda sıcak bir yuva?
D1.... neler gördü geçirdi bizimle ... o da mutluydu bence bizle..
onunla bu yola çıktık zorlu çevirilerimizde... çevirmen olma yolunda o kabinlere sığındık biraz da korktuk onlardan asla...
ama işte geldik bu yılın da sonuna da...
iyi şeyler verdin bize be 2010... iyiydin iyi hadi yine yırttın paçayı..
gelelim sayın 2011'e...
eee şimdi ne olacak, ne yapıcaz biz seninle?
ne gibi planların peşindesin, açık et niyetini!
ben hayata her şekilde gülümsemeye çalışıyorum, sen de bana gülümse olur mu?
ailemle,sevdiklerimle, beni sevenlerle, arkadaşlarımla, dostlarımla geçireceğim sağlıklı güzel ve neşeli günler bekliyorum senden..
anlaştık değil mi?
biliyorum yine de bir sürü garip şeyler çıkaracaksın karşıma
tamam da acaba ne sürprizler yapacaksın acaba?
tamam tamam, sustum sen nasıl biliyorsan öyle yaparsın zaten...
ne de olsa...
"that's life, that's what all the people say,you're riding high in april, shot down in May..."
 ama yine de ben de bildiğimi okurum sana karşı haberin olsun !
sonuçta...
it's my life, it's now or never, I ain't gonna live forever, I just wanna live while I'm alive
IT'S MY LIFE...
ve yine imkansız olsa da hayal kurmaya onların peşinden gitmeye başaracağıma inanmaya da devam edeceğim haberin olsun, sakın dalga da geçme...

savaşmaya, dayanmaya, hayata devam...bu şarkıda da olduğu gibi...

"To dream the impossible dream


To fight the unbeatable foe

To bear with unbearable sorrow

To run where the brave dare not go

To right the unrightable wrong

To be better far than you are

To try when your arms are too weary

To reach the unreachable star

This is my quest, to follow that star

No matter how hopeless, no matter how far

To be willing to give when there's no more to give

To be willing to die so that honor and justice may live

And I know if I'll only be true to this glorious quest

That my heart will lie peaceful and calm when I'm laid to my rest

And the world will be better for this

That one man, scorned and covered with scars,

Still strove with his last ounce of courage

To reach the unreachable star...

HOŞ GELMEN DİLEĞİYLE 2011...