SEN Mİ GELDİN 2011, NEREYE GİTMİŞ 2010 Kİ?
evet.... yıl bitmiş.... her şey geride kalmış...koskoca bir yıl geçmiş de haberimiz olmamış... ne de çabuk geçmiş...
hayır hayır... biz istemedik mi geçsin zamanlarımız diye sınavlarımız oldu çabuk geçsin şu sınav demedik mi ? hadi itiraf edelim hepimiz bile isteye geçirdik şu yılı...
ama geçsin gitsin derken bu kadar da çabuk geçeceğini tahmin edemedik elimizden giden zamanın...
peki neler yaşadık neler kaldı elimize?
ooo neler olmadı ki;?
vayy be neler olmuş aslında şöyle bakınca 2010 yılında yaa...
2010 yılından aklımda kalanlar çok çoooooook eğlendiğimizdir....
az mı eğlendik şarkılar söyledik Festivalarda?
kahve festivalinde az mı kahveler içtik , tabi sadece kahve içmedik, o kahveleri içerken kırk yıl hatırı kalacak şeyler de oldu :)
üniversite eğitim hayatımızın ikinci senesi bu yılda geçti, bu yılda olgunlaştık biraz daha...
ama aslında giderek daha da çok, çocuk kalmak isteyen yanımızı korumak isteyerek...
üçüncü sınıfımıza bu sene de başladık başımıza neler geleceğini bilmeden..
sahi ne zorluklar yaşadık 2010 yılının sonbaharında biz böyle...
ama nasıl da istedik aslında bu zorlukları çekmeyi,
yine olsa yine aynısını yapardım dedik hayata inat...
mütercim tercüman olma yolunda ne zorluklar yaşadık ne çok yol katettik de ağladık sızlandık yorulduk o kadar...
ama hep hayata zorluklara inat ohh bee dedik mutluyuz işte...
her zorlukla daha da güçlenmedik mi biz?
her geçen gün daha da artmadı mı mutluluklar, daha sıkı sarılmadık mı hayata?
kabinlerde buddylerimizle geçirdiğimiz zamanların hatrına katlanmadık mı zorluklarına çevirinin?
her gün gazeteler okuyarak yaptığımız vezneciler otobüsü yolculuklarımız unutulur mu?
ardından koşturduğumuz D1 olmadı mı bize o soğuklarda sıcak bir yuva?
D1.... neler gördü geçirdi bizimle ... o da mutluydu bence bizle..
onunla bu yola çıktık zorlu çevirilerimizde... çevirmen olma yolunda o kabinlere sığındık biraz da korktuk onlardan asla...
ama işte geldik bu yılın da sonuna da...
iyi şeyler verdin bize be 2010... iyiydin iyi hadi yine yırttın paçayı..
gelelim sayın 2011'e...
eee şimdi ne olacak, ne yapıcaz biz seninle?
ne gibi planların peşindesin, açık et niyetini!
ben hayata her şekilde gülümsemeye çalışıyorum, sen de bana gülümse olur mu?
ailemle,sevdiklerimle, beni sevenlerle, arkadaşlarımla, dostlarımla geçireceğim sağlıklı güzel ve neşeli günler bekliyorum senden..
anlaştık değil mi?
biliyorum yine de bir sürü garip şeyler çıkaracaksın karşıma
tamam da acaba ne sürprizler yapacaksın acaba?
tamam tamam, sustum sen nasıl biliyorsan öyle yaparsın zaten...
ne de olsa...
"that's life, that's what all the people say,you're riding high in april, shot down in May..."
ama yine de ben de bildiğimi okurum sana karşı haberin olsun !
sonuçta...
it's my life, it's now or never, I ain't gonna live forever, I just wanna live while I'm alive
IT'S MY LIFE...
ve yine imkansız olsa da hayal kurmaya onların peşinden gitmeye başaracağıma inanmaya da devam edeceğim haberin olsun, sakın dalga da geçme...
savaşmaya, dayanmaya, hayata devam...bu şarkıda da olduğu gibi...
"To dream the impossible dream
To fight the unbeatable foe
To bear with unbearable sorrow
To run where the brave dare not go
To right the unrightable wrong
To be better far than you are
To try when your arms are too weary
To reach the unreachable star
This is my quest, to follow that star
No matter how hopeless, no matter how far
To be willing to give when there's no more to give
To be willing to die so that honor and justice may live
And I know if I'll only be true to this glorious quest
That my heart will lie peaceful and calm when I'm laid to my rest
And the world will be better for this
That one man, scorned and covered with scars,
Still strove with his last ounce of courage
To reach the unreachable star...
HOŞ GELMEN DİLEĞİYLE 2011...
31 Aralık 2010 Cuma
8 Mart 2010 Pazartesi
İMKANSIZI BAŞARDI !
![]()
ABD'li oyuncu Sandra Bullock iki gün içinde hem en kötü kadın oyuncu hem de en iyi kadın oyuncu ödülü almayı başararak imkansızı başardı! Bullock böylece iki ödülü aynı yıl alan ilk oyuncu oldu.
Sandra Bullock hem en iyi hem de en kötü kadın oyuncu ödülünü kazanmayı becerdi
Bir gün sonra ise 82. Oscar ödülleri Los Angeles'ta yapılan görkemli törenle sahiplerini buldu. Sandra Bullock, Oscar töreninde ise 'The Blind Side' filmiyle en iyi kadın başrol oyuncu ödülünün sahibi olarak ilginç bir tesadüfe imza attı.
TARİHİ BİR OSCAR TÖRENİ
Oscar'da bu yıl birçok ilk yaşandı.
Bu yılki Oscar töreninde birçok ilk yaşandı. Bu ilkler arasında öne çıkanları şunlar:
OSCARLAR SAHİPLERİNİ BULDU !
82.OSCAR ÖDÜL TÖRENİ SONA ERDİ
82. Oscar Ödül Töreni yıldızların ışıltılı kırmızı halı geçişiyle başladı. ABD’nin Los Angeles eyaletinde Kodak Tiyatrosu’nda Steve Martin ve Alec Baldwin'in sunuculuğu yaptığı gece başladı.
İkili salondaki Oscar adaylarını tek tek sayarken sıradan isim saymanın dışına James Cameron'da çıktılar. Cameron için üç boyutlu gözlük taktılar. Gece Penelope Cruz'un takdimi ile yardımcı erkek oyuncu adaylarının sayımı ile başladı.
En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar'ı kapan isim "ChristophWaltz (Inglourious Basterds) " oldu.
Orjinal Senaryo dalında Oscar kazanan film "The Hurt Locker (Mark Boal) " oldu. (Mark Boal 82. Oscar Ödülleri gecesinde iki dalda daha aday olan bir isim. Şimdiden bir Oscar sahibi oldu bile. Boal'ın teşekkür konuşması belkide gecenin en fazla eleştirilen konuşması olacak, tabi Amerika tarafından değil. Boal konuşmasının sonunda ödülü "Şehitlerimiz ve babam için alıyorum" dedi. Irak'taki savaşın diğer cephesi Iraklılar için hiçbir şey söylemedi.
Uyarlama Senaryo dalının Oscar sahibi ise Precious ile Geoffrey Flesher'in oldu.
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Precious'daki etkileyici rolüyle Mo'Nique'in oldu.
En İyi Kostüm dalında daha önce iki kez bu ödülü alan Sandy Powell bunlara bir yenisi The Young Victorya'daki çalışmaları ile ekledi.
En İyi Ses Montaj ve Kurgu'sunda The Hurt Locker 3 ödülü birden kaptı.
En İyi Görüntü Yönetmeni dalında Oscar'ı İlk kez Oscar adaylığı olan "Mauro Fiore (Avatar)" aldı.
En İyi Film Müziği dalında ise ödüle layık görülen isim ilk kez Oscar adaylığı olanMichael Giacchino (Up) oldu.
Sıradışı Göresel Efektler dalında en iyi bulunan film Star Trek'i geçerek Avataroldu. Ve bize şu güzel cümleyi kazandırdı "En iyi hayat, yarattığınız hayattır."
En İyi Yabancı Film dalında ödülü "El Secreto de sus Ojos (Arjantin) " aldı. Arjantin'in altıncı Oscar adaylığı var, bu ödülle ikinci kez Oscar sahibi olmuş oldu.
Bu yılın En iyi Erkek Oyuncu'su beklenen isim oldu. Jeff Bridges (Crazy Heart). Bridges'ın bu 5 adaylığı ama ilk Oscar Ödülü.
En İyi Kadın Oyuncu Sandra Bullock (The Blind Side) oldu. Bullock bu ikinci adaylığında ilk ödülünün sahibi oldu.
En İyi Yönetmen dalında ve En İyi Film dalında Oscar gecenin başından beri verilen ödüllere bakılınca hiç de şaşırtıcı olmadı The Hurt Locker'a gitti.
En İyi Yönetmen Oscar tarihinin ilk en iyi kadın yönetmeni ünvanını da alan Kathryn Bigelow oldu. Böylece 82. Oscar Ödül'lerinde 9 dalda aday olan film 6 Oscar'ı kaptı.
Gecenin en eleştirilecek yanı ise hemen herkesin açıkça gördüğü-göremediği Steve Martin ve Alec Baldwin'in perfıormansı oldu.
KİMLER ARASINDAN SEÇİLDİLER ? İŞTE TÜM ADAYLAR;
EN İYİ FİLM
Avatar
An Education/ Aşk Dersi
District 9/ Yasak Bölge 9
The Blind Side
Inglourious Basterds/ Soysuzlar Çetesi
A Serious Man/ Ciddi Bir Adam
Up/ YukarI Bak
Up in the Air/ Aklı Havada
Precious: Based on the Novel Push by Sapphire/AcI Bir Hayat Hikayesi
James Cameron (Avatar)
An Education (Nick Hornby)
In the Loop (Jesse Armstrong, Simon Blackwell)
Precious (Geoffrey Flesher)
Up in the Air (Jason Reitman, Sheldon Turner)
EN İYİ KADIN OYUNCU
Sandra Bullock (The Blind Side)
Helen Mirren (The Last Station)
Carey Mulligan (An Education)
Meryl Streep (Julia & Julia)
Gabourey Sidibe (Precious)
EN İYİ ERKEK OYUNCU
Jeff Bridges (Crazy Heart)
George Clooney (Up in the Air)
Colin Firth (A Single Man)
Morgan Freeman (Invictus)
Jeremy Renner (The Hurt Locker)
YARDIMCI KADIN OYUNCU
Penelope Cruz (Nine)
Maggie Gyllenhaal (Crazy Heart)
Vera Farmiga (Up in the Air)
Anna Kendrick (Up in the Air)
Mo'Nique (Precious)
YARDIMCI ERKEK OYUNCU
Matt Damon (Invictus)
Woody Harrelson (The Messenger)
Christoph Waltz (Inglourious Basterds)
Christopher Plummer (The Last Station)
Stanley Tucci (The Lovely Bones)
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ
Avatar
Harry Potter and the Half-Blood Prince
The Hurt Locker
Inglourious Basterds
The White Ribbon
MÜZİK
James horner (Avatar)
Alexandre Desplat (Fantastic Mr. Fox)
Marco Beltrami and Buck Sanders (The Hurt Locker)
Hans Zimmer (Sherlock Holmes)
Michael Giacchino (Up)
YABANCI FİLM
Ajami (İsrail)
El Secreto de sus Ojos (Arjantin)
The Milk of Sorrow (Peru)
Un Prophete (Fransa)
The White Ribbon (Almanya)
İkili salondaki Oscar adaylarını tek tek sayarken sıradan isim saymanın dışına James Cameron'da çıktılar. Cameron için üç boyutlu gözlük taktılar. Gece Penelope Cruz'un takdimi ile yardımcı erkek oyuncu adaylarının sayımı ile başladı.
En iyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında Oscar'ı kapan isim "ChristophWaltz (Inglourious Basterds) " oldu.
Orjinal Senaryo dalında Oscar kazanan film "The Hurt Locker (Mark Boal) " oldu. (Mark Boal 82. Oscar Ödülleri gecesinde iki dalda daha aday olan bir isim. Şimdiden bir Oscar sahibi oldu bile. Boal'ın teşekkür konuşması belkide gecenin en fazla eleştirilen konuşması olacak, tabi Amerika tarafından değil. Boal konuşmasının sonunda ödülü "Şehitlerimiz ve babam için alıyorum" dedi. Irak'taki savaşın diğer cephesi Iraklılar için hiçbir şey söylemedi.
Uyarlama Senaryo dalının Oscar sahibi ise Precious ile Geoffrey Flesher'in oldu.
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Precious'daki etkileyici rolüyle Mo'Nique'in oldu.
En İyi Kostüm dalında daha önce iki kez bu ödülü alan Sandy Powell bunlara bir yenisi The Young Victorya'daki çalışmaları ile ekledi.
En İyi Ses Montaj ve Kurgu'sunda The Hurt Locker 3 ödülü birden kaptı.
En İyi Görüntü Yönetmeni dalında Oscar'ı İlk kez Oscar adaylığı olan "Mauro Fiore (Avatar)" aldı.
En İyi Film Müziği dalında ise ödüle layık görülen isim ilk kez Oscar adaylığı olanMichael Giacchino (Up) oldu.
Sıradışı Göresel Efektler dalında en iyi bulunan film Star Trek'i geçerek Avataroldu. Ve bize şu güzel cümleyi kazandırdı "En iyi hayat, yarattığınız hayattır."
En İyi Yabancı Film dalında ödülü "El Secreto de sus Ojos (Arjantin) " aldı. Arjantin'in altıncı Oscar adaylığı var, bu ödülle ikinci kez Oscar sahibi olmuş oldu.
Bu yılın En iyi Erkek Oyuncu'su beklenen isim oldu. Jeff Bridges (Crazy Heart). Bridges'ın bu 5 adaylığı ama ilk Oscar Ödülü.
En İyi Kadın Oyuncu Sandra Bullock (The Blind Side) oldu. Bullock bu ikinci adaylığında ilk ödülünün sahibi oldu.
En İyi Yönetmen dalında ve En İyi Film dalında Oscar gecenin başından beri verilen ödüllere bakılınca hiç de şaşırtıcı olmadı The Hurt Locker'a gitti.
En İyi Yönetmen Oscar tarihinin ilk en iyi kadın yönetmeni ünvanını da alan Kathryn Bigelow oldu. Böylece 82. Oscar Ödül'lerinde 9 dalda aday olan film 6 Oscar'ı kaptı.
Gecenin en eleştirilecek yanı ise hemen herkesin açıkça gördüğü-göremediği Steve Martin ve Alec Baldwin'in perfıormansı oldu.
KİMLER ARASINDAN SEÇİLDİLER ? İŞTE TÜM ADAYLAR;
EN İYİ FİLM
Avatar
An Education/ Aşk Dersi
District 9/ Yasak Bölge 9
The Blind Side
Inglourious Basterds/ Soysuzlar Çetesi
A Serious Man/ Ciddi Bir Adam
Up/ YukarI Bak
Up in the Air/ Aklı Havada
Precious: Based on the Novel Push by Sapphire/AcI Bir Hayat Hikayesi
James Cameron (Avatar)
An Education (Nick Hornby)
In the Loop (Jesse Armstrong, Simon Blackwell)
Precious (Geoffrey Flesher)
Up in the Air (Jason Reitman, Sheldon Turner)
EN İYİ KADIN OYUNCU
Sandra Bullock (The Blind Side)
Helen Mirren (The Last Station)
Carey Mulligan (An Education)
Meryl Streep (Julia & Julia)
Gabourey Sidibe (Precious)
EN İYİ ERKEK OYUNCU
Jeff Bridges (Crazy Heart)
George Clooney (Up in the Air)
Colin Firth (A Single Man)
Morgan Freeman (Invictus)
Jeremy Renner (The Hurt Locker)
YARDIMCI KADIN OYUNCU
Penelope Cruz (Nine)
Maggie Gyllenhaal (Crazy Heart)
Vera Farmiga (Up in the Air)
Anna Kendrick (Up in the Air)
Mo'Nique (Precious)
YARDIMCI ERKEK OYUNCU
Matt Damon (Invictus)
Woody Harrelson (The Messenger)
Christoph Waltz (Inglourious Basterds)
Christopher Plummer (The Last Station)
Stanley Tucci (The Lovely Bones)
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ
Avatar
Harry Potter and the Half-Blood Prince
The Hurt Locker
Inglourious Basterds
The White Ribbon
MÜZİK
James horner (Avatar)
Alexandre Desplat (Fantastic Mr. Fox)
Marco Beltrami and Buck Sanders (The Hurt Locker)
Hans Zimmer (Sherlock Holmes)
Michael Giacchino (Up)
YABANCI FİLM
Ajami (İsrail)
El Secreto de sus Ojos (Arjantin)
The Milk of Sorrow (Peru)
Un Prophete (Fransa)
The White Ribbon (Almanya)
7 Mart 2010 Pazar
AL PACINO'NUN YENİ FİLMLERİ
Son of No One (2011) (pre-production) (rumored)
Mary Mother of Christ (2011) (pre-production)
King Lear (2010) (pre-production)
You Don't Know Jack (2010) (TV) (completed)
Heyecanla bekliyorum...
AL PACINOO
.jpg)
AL PACINO.Büyük usta,muhteşem mimik sanatçısı,izlerken kendinizi bir kez daha hayran olmaktan alıkoyamadığınız gelmiş geçmiş en büyük aktörlerin başını çeken harika insan,AL PACINO.....
Büyük usta Al Pacino'yu blogumuzun baş kahramanı yapmışken onunla ilgili bazı bilgileri paylaşmazsam olmazdı.Öncelikle ingilizce bilgileri paylaştım,çünkü onlar çok daha geniş çaplıydı.Ama ingilizcenin yanı sıra bulduğum bazı Türkçe bilgileri de paylaşayım dedim.
Alfredo James Pacino (d.25 Nisan, 1940) Amerikalı sinema oyuncusu.
Yaşamı
Uzun süren sinema kariyeri boyunca, Hollywood'un baş aktörlerinden biri olarak görülen Al Pacino, 25 Nisan 1940'ta New York, Doğu Harlem'de dünyaya geldi. Oyunculuk dersleri alan Pacino, zaman zaman çıktığı gösterilerde oyunculuğunu geliştirdi. 1966 yılında Actors Studio'da eğitim için hak kazandı. Daha sonra James Earl Jones ile çalıştığı The Place Creep'de rol aldı. 1967-68 tiyatro sezonunda zalim bir sokak serserisini oynadığı The Indian Wants the Bronx ile Obie Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldı.
Al Pacino'nun Broadway'de sahneye çıktığı ilk oyun Does the Tiger Wear a Necktie?'dır. Her ne kadar oyun kırk gösterimden sonra kaldırıldı ise de Pacino, topluma uyum sağlayamayan bir uyuşturucu bağımlısını canlandırdığı rolüyle Tony Ödülü'nün sahibi oldu. Al Pacino'nun kariyerindeki ilk filmi, 1969 yılında çevirdiği Me, Natalie' dir. Buradaki başarısıyla, yapımcılığını Paramount'un üstlendiği, Francis Ford Coppola'nın The Godfather (Baba) filminde Michael Corleone rolünü oynamaya hak kazanacaktır. Bu filmdeki performansı ile En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar'ına aday gösterildi. Çareyi Broadway oyunlarına dönmekte buldu ve başrolünü oynadığı The Basic Training of Pavlo Hummel ile ikinci kez Tony ödülünün sahibi oldu.
Pacino'nun daha sonra rol aldığı filmleri, seri bir homoseksüel katilin peşinde olan bir polis memurunu canlandırdığı Cruising, ve Author Authoradlı komedi iş yapmadı. 1983 yılında Brian De Palma'nın yönettigi, şiddeti bol Scarface (Yaralı Yüz) ise ilk gösterildiğinde sinemanın kült filmleri arasındaki yerini aldı.
Fakat başarının arkasından tekrar başarısızlık geldi ve Pacino tarihsel epik Revolution (Devrim)'dan sonra gözlerden uzaklaştı. Bu arada The Local Stigmatic filmiyle yönetmenliği denedi. Bu filmi piyasaya sürmeme kararı almıştır.
Al Pacino'nun dönüşü, 1989'da çekilen Sea of Love (Aşk Denizi) filmi ile oldu. Film büyük sükse yaptı. Pacino yeniden bir stardı! 1990'da gösterişli bir gangsteri oynadığı Dick Tracy ile altıncı kez Oscar'a aday olan Pacino, aynı yıl çevrilen, üçlemenin üçüncü ayağı "The Godfather Part III" (Baba 3)'de yer aldı
Ertesi yıl çevirdiği romantik komedi Frankie and Johnny ve ardından gelen Glengarry Glen Ross, sevilen filmleriydi. Uzun süren sessizliğin ardından Scent of a Woman (Kadın Kokusu)'ndaki oyunculuğu ile nihayet Oscar ödülüne kavuşmayı başardı.
1993'te Brian De Palma ile tekrar çalıştığı Carlito's Way ve 1995'te Michael Mann'in yazıp yönettigi, ve Robert De Niro'nun canlandırdığı bir hırsızın peşindeki polisi oynadığı Heat ile kariyerine devam eden Pacino, 1996'da politik bir dram olan City Hall'da rol aldı. Fakat o sene dikkatleri daha çok yazıp yönettiği ve rol aldığı Looking for Richard ile çekti.
1997 senesinde genç Hollywood starları ile çevirdiği filmler gündemdeydi. Önce Johnny Depp ile Donnie Brasco ve sonra Keanu Reeves ile The Devil's Advocate (Şeytanın Avukatı)... Al Pacino, 1999 yapımı The Insider (Köstebek) ile sinemaseverlerin karşısında. Başrolü Russell Crowe ile paylaşan Pacino, sigara şirketlerinin halktan gizlediği sırların anlatıldığı ve yayın aşamasında kıyametin koptuğu "60 Dakika" adlı programın yapımcısı Lowell Bergman'ı canlandırdı.
2000 yılında yönetmenliğini Oliver Stone'un üstlendiği ve başrollerinde Cameron Diaz, James Woods ve Dennis Quaid gibi deneyimli oyuncuların yer aldığı Any Given Sunday (Kazanma Hırsı) adlı filmde oynayan aktör, Tony D'Amato adında futbol aşığı bir koçu canlandırdı.
2002 yılında cover Andrew Niccol'ün yönettiği, Rachel Roberts'in S1M0NE karakterini canlandırdığı S1M0NE adlı eserde Al Pacino Hollywood yıldızlarının kaprislerine karşı tesadüfen eline geçen bir fırsatla tepki göstermeyi amaçlayan bir yönetmen olan Viktor Taransky'yi canlandırdı. 2003 yılında genç yıldızlardan olan Colin Farrell ile Çaylak isimli filmde oynadı. 2003 yılında rol aldığı Angels in America adlı mini dizi 12 dalda emmy ödülü aldı, Al Pacino da bu dizi ile ilk emmy ödülünü almış oldu. Aynı yıl Venedik Taciri ismli filminde yahudi tefeci Shylokcu oynadı. 2005 yılında Kirli Para adlı pek beğenilmeyen filimde rol aldı. 2007 yılında ise Jon Avnet'in yönetmenliğini yaptığı 88 Minutes isimli filmde başrolü oynadı. Bu filmde geçmişte kendisinin tespitleri sonucu yakalanan ve idama mahkum edilen bir cinayet zanlısının suçunu kaldırmak isteyenler tarafından tehdit edilen bir cinayet psikiyatristi ve üniversite hocasını canlandırdı.
Diğer taraftan en son 1995 yılında Michael Mann tarfından yönetilen "Heat" filminde usta oyuncu Robert De Niro ile bir araya gelen Al Pacino, bu kez Jon Avnet'in yönetmenliğini üstlendiği Righteous Kill filminde başrolü paylaştılar, film 2008 yılında gösterime girmiştir.
AL PACINO
Alfredo James "Al" Pacino (born April 25, 1940) is an American film and stage actor and director. He is best known for his roles as Michael Corleone in The Godfather trilogy, Sonny Wortzik in Dog Day Afternoon, Tony Montana in Scarface, Carlito Brigante in the 1993 film Carlito's Way, Frank Serpico in Serpico, Lieutenant Colonel Frank Slade in Scent of a Woman, Lt. Vincent Hanna in Heat, and Roy Cohn in Angels in America. He won the Academy Award for Best Actor in 1992 for his role in Scent of a Woman after receiving seven previous nominations.
Early life and education
Pacino was born in East Harlem, Manhattan, the son of Italian-American parents Rose (née Gerardi) and Salvatore Alfred Pacino, who divorced when he was two years old. His mother subsequently moved to the South Bronx, to live with her parents, Kate and James Gerardi, who originated from Corleone, Sicily. His father moved to Covina, California, working as an insurance salesman and owner of a restaurant called Pacino's Lounge, which closed in 1992. Pacino attended a school officially named High School of Performing Arts, a division of the Fiorello H. La Guardia High School of Music and the Arts in New York City, the main school of which was attended by Godfather II costarRobert De Niro. Pacino flunked nearly all of his classes except English and dropped out of school at the age of 17. His mother disagreed with his decision; they had an argument and he left home. He worked at a string of low-paying jobs, including messenger boy, busboy, janitor and postal clerk, in order to finance his acting studies.
He acted in basement plays in New York's theatrical underground, and then joined the Herbert Berghof Studio (HB Studio), where he met acting teacher Charlie Laughton, who became his mentor and best friend. During this period, he was frequently unemployed and homeless, and sometimes had to sleep on the street, in theaters or at friends' houses. In 1962, his mother died at age 43. The following year, his grandfather, James Gerardi, one of the most influential people in his life, also died.
Career
1960s
In 1966, after many previous unsuccessful attempts, he auditioned at The Actors Studio and got accepted. He studied under legendary acting coach Lee Strasberg (who later co-starred with Pacino in the 1974 film The Godfather Part II). During later interviews he spoke about Strasberg and the Studio's effect on his career:
The Actors Studio meant so much to me in my life. Lee Strasberg hasn’t been given the credit he deserves. . . . Next to Charlie, it sort of launched me. It really did. That was a remarkable turning point in my life. It was directly responsible for getting me to quit all those jobs and just stay acting."
During another interview he added, "It was exciting to work for him [Lee Strasberg] because he was so interesting when he talked about a scene or talked about people. One would just want to hear him talk, because things he would say, you’d never heard before... He had such a great understanding... he loved actors so much.
As of 2009 Pacino is co-president, along with Ellen Burstyn and Harvey Keitel, of the Actors Studio.
Pacino found acting to be enjoyable and realized he had a gift for it. However, it did put him in financial straits until the end of the decade. In 1967, Pacino spent a season at the Charles Playhouse in Boston, performing in Clifford Odets' Awake and Sing! (his first major paycheck: $125 a week); and in Jean-Claude Van Itallie's America, Hurrah, where he met actress Jill Clayburgh while working on this play. They went on to have a five-year romance. At the end of 1967, they moved together back to New York City.
In 1968, Pacino starred in Israel Horovitz's The Indian Wants the Bronx at the Astor Place Theater, playing Murph, a street punk. The play opened January 17, 1968, and ran for 177 performances; it was staged in a double bill with Horovitz's It's Called the Sugar Plum, starring Clayburgh. Pacino won an Obie Award for Best Actor for his role, with John Cazale winning for Best Supporting actor and Horowitz for Best New Play. Martin Bregman saw the play and offered to be Pacino's manager, a partnership that became fruitful in the years to come.[8]Pacino and this production of The Indian Wants the Bronx traveled to Italy for a performance at the Festival dei Due Mondi in Spoleto. It was Pacino's first journey to Italy; he later recalled that "performing for an Italian audience was a marvelous experience".
Pacino and Clayburgh were cast in "Deadly Circle of Violence", an episode of the ABC television series N.Y.P.D., premiering November 12, 1968. Clayburgh at the time was also appearing on the soap opera Search for Tomorrow, playing the role of Grace Bolton. Her father would send the couple money each month to help.
On February 25, 1969, Pacino made his Broadway theatre debut in Don Petersen's Does a Tiger Wear a Necktie? at the Belasco Theater. It closed after 39 performances on March 29, 1969, but Pacino received rave reviews and won the Tony Award on April 20, 1969.
That same year he made his movie debut with a brief screen appearance in Me, Natalie, an independent film starring Patty Duke, released July 1969. In 1970, Pacino signed with the talent agency Creative Management Associates (CMA).
1970s
It was the 1971 film The Panic in Needle Park, in which he played a heroin addict, that would bring Pacino to the attention of director Francis Ford Coppola, who cast him as Michael Corleone in the blockbuster 1972 Mafia film The Godfather. Although several established actors, including Robert Redford, Warren Beatty, and a little-known Robert De Niro also wanted to portray Michael Corleone, Coppola selected the relatively unknown Pacino, much to the dismay of studio executives. Pacino's performance earned him an Academy Award nomination, and offered a prime example of his early acting style, described by Halliwell's Film Guide as "intense" and "tightly clenched".
In 1973, Pacino starred in the popular Serpico, based on the true story of New York City policeman Frank Serpico who went undercover to expose the corruption of fellow officers. That same year he co-starred in Scarecrow, with Gene Hackman, and won the Palme d'Or at the Cannes Film Festival. In 1974, Pacino reprised his role as Michael Corleone in the successful sequel The Godfather Part II, acclaimed as being comparable to the original. In 1975, he enjoyed further success with the release of Dog Day Afternoon, based on the true story of bank robber John Wojtowicz. It was directed by Sidney Lumet, who also directed him in Serpico a few years earlier, and for both films Pacino was nominated for Best Actor.
In 1977, Pacino starred as a race-car driver in Bobby Deerfield, directed by Sydney Pollack, and received a Golden Globe nomination for Best Motion Picture Actor – Drama for his portrayal of the title role, losing out to Richard Burton, who won for Equus.
During the 1970s, Pacino had four Oscar nominations for Best Actor, for his performances in Serpico, The Godfather Part II, Dog Day Afternoon, and ...And Justice for All. He continued performing onstage, winning a second Tony Award for The Basic Training of Pavlo Hummel and performing the title role in Richard III for a record run on Broadway, despite poor notices from critics.
1980
Pacino's career slumped in the early 1980s, and his appearances in the controversial Cruising and the comedy-drama Author! Author! were critically panned. However, 1983's Scarface, directed by Brian DePalma, proved to be a career highlight and a defining role. Upon its initial release, the film was critically panned but did well at the box office, grossing over US$45 million domestically. Pacino earned a Golden Globenomination for his role as Cuban drug dealer/lord Tony Montana.
In 1985, Pacino worked on his most personal project, The Local Stigmatic, a 1969 Off Broadway play by the English writer Heathcote Williams. He starred in the play, remounting it with director David Wheeler and the Theater Company of Boston in a 50-minute film version. It was later released as part of the Pacino: An Actor's Vision box set in 2007.
His 1985 film Revolution was a commercial and critical failure, resulting in a four-year hiatus from films, during which Pacino returned to the stage. He mounted workshop productions of Crystal Clear, National Anthems and other plays; he appeared in Julius Caesar in 1988 in producer Joseph Papp's New York Shakespeare Festival. Pacino remarked on his hiatus from film: "I remember back when everything was happening, '74, '75, doing The Resistible Rise of Arturo Ui on stage and reading that the reason I'd gone back to the stage was that my movie career was waning! That's been the kind of ethos, the way in which theater's perceived, unfortunately." Pacino returned to film in 1989's Sea of Love.
His greatest stage success of the decade was David Mamet's American Buffalo, for which Pacino was nominated for a Drama Desk Award.
1990s
Pacino received an Oscar nomination for playing Big Boy Caprice in the box office hit Dick Tracy (1990), followed by a return to one of his most famous characters, Michael Corleone, inThe Godfather Part III (1990). In 1991, Pacino starred in Frankie and Johnny with Michelle Pfeiffer, who co-starred with Pacino in Scarface. He would finally win the Academy Award for Best Actor, for his portrayal of retired U.S. Army Lieutenant Colonel Frank Slade in Martin Brest's Scent of a Woman (1992). That year, he was also nominated for Best Supporting Actorfor Glengarry Glen Ross, making Pacino the first male actor ever to receive two acting nominations for two different movies in the same year, and to win for the lead role (as did Jamie Foxxin 2004).
During the 1990s, Pacino had acclaimed performances in such crime dramas as Carlito's Way (1993), Donnie Brasco (1997), and the multi-Oscar nominated The Insider (1999). In 1995, Pacino starred in Michael Mann's Heat, in which he and fellow film icon Robert De Niro appeared on-screen together for the first time (though both Pacino and De Niro starred in The Godfather Part II, they did not share any scenes). In 1996, Pacino starred in his theatrical feature Looking for Richard, and was praised for his role as Satan in the supernatural thrillerThe Devil's Advocate in 1997. Pacino also starred in Oliver Stone's critically acclaimed Any Given Sunday in 1999.
Pacino has not received another nomination from the Academy since Scent of a Woman, but has won two Golden Globes during the last decade, the first being the Cecil B. DeMille Award in 2001 for lifetime achievement in motion pictures, and the second, for Best Performance by an Actor for his role as McCarthyite Roy Cohn in the highly praised HBO miniseries Angels in America in 2004. Pacino also won an Emmy Award for Best Lead Actor and a Golden Globe Award for Best Actor for his role.
Pacino's stage work during this period include revivals of Eugene O'Neill's Hughie and Oscar Wilde's Salome.
2000s
Pacino turned down an offer to reprise his role as Michael Corleone in The Godfather: The Game, ostensibly because his voice had changed dramatically since playing Michael in the first two Godfather films. As a result, Electronic Arts was not permitted to use Pacino's likeness or voice in the game, although his character does appear in it. He did allow his likeness to appear in the game adaptation of the remake of 1983's Scarface, titled Scarface: The World is Yours.
Rising director Christopher Nolan worked with Pacino for Insomnia, a remake of the Norwegian film of the same name. The film and Pacino's performance were critically lauded and the film did moderately well at the box office. Pacino next starred as lawyer Roy Cohn in the 2003 HBO miniseries of Tony Kushner's play Angels in America. Pacino still acts on stage and has dabbled in film directing. His film festival-screened Chinese Coffee has earned good notices. On the AFI's 100 Years... 100 Heroes and Villains, he is one of only two actors to appear on both lists: on the "heroes list" as Frank Serpico and on the "villains list" as Michael Corleone (the other being Arnold Schwarzenegger, for his roles as the Terminator). Pacino starred asShylock in Michael Radford's 2004 film adaptation of The Merchant of Venice.
On October 20, 2006, the American Film Institute named Pacino the recipient of the 35th AFI Life Achievement Award. On November 22, 2006, the University Philosophical Society ofTrinity College, Dublin awarded Pacino the Honorary Patronage of the Society.
He starred in Steven Soderbergh’s Ocean's Thirteen alongside George Clooney, Brad Pitt, Matt Damon, and Andy Garcia as the villain Willy Bank, a casino tycoon who is targeted out of revenge by Danny Ocean and his crew. The film received generally favorable reviews.
On June 19, 2007, a boxed set titled Pacino: An Actor's Vision was released, containing three rare Al Pacino films: The Local Stigmatic, Looking For Richard and Chinese Coffee, as well as a documentary, Babbleonia. Pacino produced prologues and epilogues for the discs containing the films.
88 Minutes was released on April 18, 2008 in the United States, having already been released in various other countries in 2007. The film was critically panned, although critics found the fault to be in the plot instead of Pacino's acting. In Righteous Kill, Pacino's next scheduled film, Pacino and Robert De Niro co-star as New York detectives searching for a serial killer. Rapper 50 Cent also stars in it. The film was released to theaters on September 12, 2008. In Rififi, a remake of the 1955 French original based on the novel by Auguste Le Breton, Pacino will play a career thief just out of prison who finds his wife has left him; in his anger, he starts planning a heist. Also Pacino is set to play surrealist Salvador Dalí in the film Dali & I: The Surreal Story. Pacino is playing Dr. Jack Kevorkian in an HBO Films biopic entitled You Don't Know Jack, which is currently filming. In December 2009, Pacino bought the rights to the Philip Roth novel "The Humbling", about a worn out stage actor who finds new hope and erotic adventures with a younger woman. The film is in pre-production.
Personal life
While Pacino has never married, he has three children. The first, Julie Marie (b. 1989), is his daughter with acting coach Jan Tarrant. He also has twins, Anton James and Olivia Rose (b. January 25, 2001), with ex-girlfriend Beverly D'Angelo, whom he dated from 1996 until 2003. Pacino also had a relationship with Diane Keaton, his co-star in the Godfather Trilogy. The on-again, off-again relationship ended following the filming of The Godfather Part III.
Filmography
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)